Yüksel Eriş'i sevenler!..

Engin Erkiner


Yüksel, beni duyuyorsan ses ver!

Ne oluyor, anlamak zor. Aramızdan ayrılışının üzerinden 34 yıl geçti. Adını bilen azdı, anan daha da azdı. Yeri geldi, bu örgütü sen, ben ve İlker birlikte kurduğumuz yazdım. O kadar!..

Arkanda bıraktığın yazılı bir yapıt yoktu. Ve zaten nasıl olsun!

Bu kadar erken öleceğini en başta sen bilmiyordun.

Derken yıllar geçti ve birdenbire seni sevenler çoğalıverdi. Eminim sen de şaşardın bu işe. Meğer senin ne marifetlerin varmış da, haberim yokmuş!

Mesela, Hatay Kurtuluş Ordusu kurulmasını önermişsin. Çok ayıp, sana hiç yakıştıramadım. Yoksa sen gizli THKO’lu falan mıydın? Neden Hatay Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi kurulmasını istemedin de, HKO istedin?

Böyle bir kuruluşu gerçekten istesen, partili cepheli olsun isterdin. Ordu da nereden çıktı! Şansın yokmuş!

Seni kullanmak isteyen Miro bu kadarını bile akıl edemedi. Parti Cepheli birisi, Ordu isminde bir örgüt kurulmasını isteyebilir mi?

Gerçekte mesele nedir, biliyor musun? 34 yıl önce aramızdan ayrılmış olan seni kullanmak. Diyeceksin ki, “34 yıldır yokum, neyimi kullanacaklar!” Öyle deme!

34 yıldır yoksun, ama daha önce vardın. Seni kullanmaya kalkanlar ise o kadar bile olamadılar. Sol o kadar berbat bir durumda ki, bugün yok, gelecek desen hiç yok. O zaman geçmiş didik didik edilerek kullanılacak isim aranıyor. Bulunanlardan bir tanesi sensin.

Diyeceksin ki, “İlker neden kullanılmıyor?”

Nedeni basit: İlker’i benden başka tanıyan yok. Ne Rıza tanır, ne de Mihrac. Bir tanısalardı, yanmıştık. Artık ikiniz bana karşı birleştirilir miydiniz, yoksa aranızda ideolojik ayrılık mı çıkarılırdı, o kadarını bilemem!

Bugünsüzlük ve geleceksizlik, kısacası çaresizlik insanları kötü yola düşürüyor vesselam!..